19 Ekim 2010 Salı

Biz Onları Seviyoruz!


Galatasaray'da yönetimin son zamanlarda yaptıklarını birçoğumuzun aklı almıyor malum.. Önce Haldun Üstünel'in gitmeye zorlanması, sonra oyuncularla yaşanan sıkıntılar, yeterli transferlerin yapılmaması ama Rijkaard'dan bir Barcelona yaratması beklenmesi, Prekazi ve Jovanovic ile yaşanan tatsızlık ve şimdi de maalesef Rijkaard'ın gönderilecek olması..
Öyle bir takım düşünün ki başında zamanında Barcelona'yı zor zamanlarından kurtarmış Frank Rijkaard, yanında da lakabı "komutan" olan bir yardımcı, Johan Neeskens var. Bazen düşünüyorum da, Galatasaray'lı olmasam bile, böyle isimler benim ülkemde olduğu için mutlu olurdum eminim. Tıpkı benim şimdilerde Alex, Quaresma ve Guti'nin varlığıyla mutlu olduğum gibi. Ama aynı zamanda öyle bir taraftar da görüyorsunuz ki, zor anlarda mevcut teknik direktöre istifa diye bağırıp,  zamanında hakkında demediğini bırakmadığı Fatih Terim'e sarsın. Hikmet Karaman, Abdullah Avcı, Tolunay Kafkas'ın isimlerini bile ansın. O zaman bir sahaya bak sen önce, Lucas Neill, Milan Baros ve Harry Kewell dışında işini adam gibi, eksiksiz yapmaya çalışan biri varsa söyle. Yıllardır bahsettiğin Metin Oktay ruhu senin yerli oyuncularında bu adamlardakinin yarısı kadar yok. -Ha bir Arda da vardı baya, onu da sen körelttin zaten. Her şeyi geç, yenildiği maç sonrası havaalanına geldiğinde sırıta sırıta "dışarıda taraftar var mı" diye soran, haftaya Fenerbahçe derbisinde oynamamak için zorla kart yemeye çalışan bir takım kaptanın var senin, neden bahsediyosun? -Ayhan Akman. (Ki korkarım aynısını, kalıbına hiç yakıştırmadığım halde Ufuk Ceylan da yaptı.)
Herkesin bahsettiği ama nedense yönetimin görmediği bir Ayhan Akman-Barış Özbek-Mustafa Sarp üçlüsü var ki zaten evlere şenlik. Sonra da demezler mi Elano Brezilya milli takımında çok iyi, burda niye verim alamıyoruz diye. Ama yanında bir bunların koşması var, bir de Kaka'nın, Baptista'nın falan koşması var, öyle düşün bi' de.
Sabri Sarıoğlu desen, serbest vuruş kullanırken topu tek kişilik barajın üstüne ıskalayabilen bir yetenek o. Servet Çetin mi? O da Ankaragücü yenilgisinden sonra anında hocasını satan bir adam. "Takımda size güvenildiğini hissederseniz iyi oynayabilirsiniz." E verseydin o güveni adama be, verseydin!
Sonra bütün bu sorunları görmezden gelip, 5 gol yedikleri takımın hocasını, sormadan etmeden Michael Skibbe'yi getirip, 5 gol yiyince de gönderen bir yönetimin var. -Ben o zaman da şu an yaşadığım üzüntünn aynısını yaşamıştım malesef, keşke sempatiklik ve başarı bir arada olabilse teknik direktörlerde!- Rijkaard geldi hepimiz taptık yönetime, ama bu iş sadece hocayla bitmiyor, beğenmediği hocasını göndermeye çalışan futbolcuların var. Ve göndermeye çalışırken takımın aldığı yenilgileri, hasar verdiği imajını dahi gözleri görmüyor!
Rijkaard'ın sonu ne olacak bilmiyorum, sportif direktörlüğe Hakan Şükür, teknik direktörlüğe de Hagi'nin geçeceği konuşuluyor. Onlar bizim efsanelerimiz, başımızın üstünde yerleri var ama şimdi değil. Daha birkaç ay önce sonuç ne olursa olsun Rijkaard'la sözleşme yenileyeceğim diye içimizi rahatlatan Adnan Polat, umuyorum ki sözünde durur.
Ayrıca kendisinin çok iyi bir Galatasaray'lı olduğuna benim şüphem yok. Ama Haldun Üstünel gittikten sonra vizyonunun nasıl daraldığını bir şekilde farketmesi gerekiyor artık.
Ve bize de, şu meşhur "Galatasaray ruhu"na yakışır biçimde, takımımız uğruna çalışan çabalayan insanı korumak, sahip çıkmak düşüyor sanki...

1 yorum:

  1. harika bir yazı ellerine sağlık keşke anlasalar gerçek metin oktay ruhunun baros da neill de kewell da olduğunu

    YanıtlaSil