2 Temmuz 2012 Pazartesi

Metronomy & Two Door Cinema Club konseri

Hayatımın en mutlu 1 saatiydi.

Aylar öncesinden haberini alıp, heyecandan yerimde duramadığım o konser günü nihayet geçtiğimiz Perşembe geldi çattı. 28 Haziran günü Maçka Kçükçiftlik Park'ta Metronomy ve Two Door Cinema Club'ı izledik!

Şahaneydi! Ses sistemi daha iyi oalbilirdi tabii ama konser boyunca pek de umrumda olmadı zaten.

Önce Metronomy çıktı 20.45 gibi. Öncesinde çalan Sine ve Şehnaz'a da yetişmek istemiştim ancak staj hayatı ve zorluluğu malum... Neyse, güzel ve naif müzikleri, beyaz gömlek altı hardal pantolonlarıyla grup üyeleri adeta içimizi açtı. The Bay, Corinne, A thing for me, She wants, We broke free ve Trouble gibi şarkılarla hepimizi sakin sakin dans ettirdiler, sonra The Look ile çıldırttılar! Bir de hangi şarkıydı hatırlamıyorum ama Joseph bi' şarkıdan önce İstanbul'dan bahsederken "Her şey harika ama çok ilginç taksi şoförleriniz var, sıradaki şarkı da onlara gelsin." dedi :) Ara sıra da "Biliyoruz Two Door'u bekliyorsunuz, umarız onlarla harika bir gece geçirirsiniz." de dediler. Sonra davulcu kızımız Anna Prior'un yumuşacık sesiyle Everything goes my way'i söyemelesiyle "Tanrı kadını yaratmış" dedik ve Two Door CC için beklemeye koyulduk. Bu arada Anna Prior'un ve diğer grup elemanlarının giyim tarzlarını çok sevdik!



Bilenler bilir, Two Door'un ağır hastasıyım! Metronomy sahnedeyken de çok eğleniyordum ama bi' tarafım da bizimkiler artık çıksın ve mümkünse de çok uzun bir süre inmesinler diye bekledim için için. Derken önce Kevin çıktı sahneye ve "Hayatımın en güzel 1 saatiydi." dediğim dilim başlamış oldu..

Öncelikle The Tourist'ten Cigarettes in theatre ile başladık. Daha sonra sıralamayı hatırlamıyorum ama Undercover Martyn, Do you want it all, This is the life, Something good can work, You're not stubborn, Costume Party, Eat that up it's good for you ve What you know çaldılar. Son çıldırma noktası bu oldu tabii.. Yeni albüm Beacon'dan da bir iki şarkı çaldılar, şarkılara aşina olmasak bile yine onlar da çok eğlenceliydi. Sonra ben Come back home çalmayacaklar diye kafayı yiyecektim bi' aa nerdeyse, neyse ki bis'te I can talk ile birlikte onu da en sonda çaldılar, hepimiz mutlu mesut ayrıldık. Bu arada bi' an, Alex'e gitarını havadan atarak gönderdiler ki o anda hepimizin aklı durdu, pek cooldu!



Son olarak, böyle çılgınlar gibi dans edip de bu kadar rahat takıldığım bi konser daha görmedim. Hem en önlerdeydim, hem alanım genişti, kimse kimseyi rahatsız etmiyordu; muhtemelen görüp görebileceğimiz en kaliteli dinleyici topluluğu oradaydı! Hipster diyip dalga geçmemek lazım :)

1 yorum: