13 Kasım 2010 Cumartesi

Çok Yazık Oldu: Batuhan Karadeniz



Batuhan'ın şu Lig Tv röportajını izledikten sonra hakkında yazı yazdım, sildim, tekrar yazdım, tekrar sildim. Açıkçası gerçekten üzüldüm onun geldiği duruma. Fakat bugün, Banu Yelkovan'ın hakkında yazdığı muhteşem yazıyı gördüm; benim hissettiklerimle aynı, ama tabi ki kat kat güzel betimlemelerle. Buyrunuz:

"Çırpınırdı Batudeniz"


Sadece Beşiktaş’ın, sadece Eskişehirspor’un değil, Türk futbolunun umut bağladığı isimlerden biri (idi?) Batuhan Karadeniz. İsmini altyapıda oynarken duyduğumuz, yetenekleri kulaktan kulağa yayılan, Türk futbolunun yeni yıldızı olacağına kesin gözüyle bakılan oyunculardan.

Futbol Life programı Eskişehir’deki evinde bir röportaj yapmış kendisiyle. Yanında yakında evleneceği kız arkadaşı Dilara’yla. Bir cafede otururken ortak arkadaşları tanıştırmış ikisini. Dilara çok uğraştırmış Batuhan’ı. Tam bir hafta telefonlarını açmamış. Sonraki bir hafta boyunca da yemeğe çıkmak için dil dökmüş Batuhan. Gerçekten çok uğraşmış. İki hafta. İki. Hafta.Zaman kavramıyla ilgili bir sıkıntısı olduğu röportaj boyunca verdiği diğer yanıtlarda da saklı aslında. Mesela ‘anlatmadan geçemeyeceği’ bir konu var: Ferrari’siyle turladığı Eskişehir sokaklarından birinde, şehrin göbeğinde bir ışığa takılıyor. Tam 63 saniye. Batuhan’ın deyişiyle “63 saniyede adam ölür ya... Kalp krizinden gider adam. Bir de ışığın oraya MOBESE’yi koymuşlar. Ama durmuyorum geçiyorum mecbur”. Batuhan kırmızı ışıkta geçmesine yol açan mecburiyetin ne olduğunu anlatmıyor bize ama içimiz rahat, en azından para devlete gidiyor. Birisi o kırmızı ışıkta ölecek yegane adamın, ‘mecburen’ geçerken ezeceği adam olduğunu anlatmalı genç oyuncuya. Sevabına.
Paranın kıymetini bilmek
Röportajdan öğrendiğimiz kadarıyla Batuhan Karadeniz günde, hangi saatler olduğu belli olmayan iki saat idman yapıyormuş. Cevabından Eskişehir’de idman saatlerinin her gün sürpriz olarak mı belirlendiği, yoksa Batuhan’ın mı bilmediği tam olarak anlaşılmıyor. Sonra sıra, biz futbolseverlere ‘dillere destan’ Ferrari’sini göstermeye geliyor. ‘Hız meraklısı Batuhan’ hızlı gitmeyi sevdiği için bir de 6200 motor jip aldığını açıklıyor gururla. Muhabir, endişeyle “Çok yakmıyor mu?” diye soruyor. “Çalıştırınca bir milyon gitti” diye gülüyor Batuhan. Ama içimiz rahat, en azından zor kazandığı parasının değerini bildiğini biliyoruz, bu röportajın ağzı açık seyircileri olarak. Zira, daha biraz önce kameralar henüz evdeyken, kız arkadaşına çiçek almadığını, iki gün sonra ölecek çiçeğe vereceği parayla yatırım yapacağını anlatmıştı. Sanırım espri yapıyordu. Ha bu arada, Batuhan Eskişehir’den İstanbul’a sadece 1 saat 15 dakikada gidiyormuş. Ama hızlı kullanmak dikkat gerektirdiği için çok yoruluyormuş yazık. Oysa söylese hangi günlerde gittiğini, boşaltıversek yolları, daha rahat etmez mi acaba?
Seninle altı dakika
Futbolcuların, teknik adamların konuşması gerektiğini, bu iletişimsizlik sisteminin hiçkimseye faydası olmadığını düşünürüm. Bak, Batuhan Karadeniz hakkındaki bütün sorularıma 6 dakikalık bir röportaj sayesinde cevap buldum. Batuhan sahip olduğu arabalarla gurur duyan, hedefi araba markaları üzerinden koyan genç oyunculardan sadece biri. Bugün Eskişehir’den İstanbul’a ne kadar hızlı gittiğiyle gurur duyuyor. Yarın öbür gün aslında İstanbul’dan Eskişehir’e çok daha hızlı gitmiş olduğunu fark edecek. Peki bu harcanan yeteneklerin hesabını kim verecek?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder